Bir varmışım, bir yokmuşum…

dinle..

Bu satırları gözyaşlarımla beraber yazıyoruz, yine yeniden… Tamamen gelişine… Öyle içerledim, öyle üzüldüm ki kimseye bir şey söyleyemedim. Sustum, gizli gizli ağladım. Ele güne karşı gülüp eğlenirken, senin karşında güçlü durmak için can çekişirken aslında içim kanadıkça kanadı… Yaralarımı her sarmaya çalışmamda daha beter kanadım. Kimse bilmedi, inan ben çok kanadım…

Sonra çıktı karşıma anlat dedi, ben dinlerim o yaraları tek tek sararım… Önce afalladım, algılayamadım tabii oldum mu ben bir pır pır… Hadi gel de anlat anlatabilirsen. Bazen anlatamadım hep heyecandan… Bazen de anlatmaya hazırken O’na ulaşamadım. O’nun istediği gibi olmayınca da başladı işte…

”SEN DENGESİZSİN”

 ”SEN GERÇEKTEN SORUNLUSUN.”

Saydıkça saydı, ben sustukça o saydı. Bir baktım söylenen her söz, işittiğim her laf hep bu iki cümleye çıkıyor. Benimle ilgili başka bir tespit yok… Hepsi aynı! Neden dengesizim? Neden gerçekten ben sorunluyum? Susup oturduğum için mi? Böğüre böğüre değil de gizli saklı ağladığım için mi? Kimselere şikayet etmeyip yolumdaki engelleri tek başıma kaldırmaya çalıştığım için mi? Her düşüşümde tek başıma ayağa kalkmaya çalıştığım için mi? Artık duymak istemiyorum, tahammülüm kalmadı.

Diyor ya şarkıda  ”Kendi yarattığım düşmanlara yenildim” diye hakikaten öyle… Kime ne kadar çok konuşma fırsatı verdiysem beni konuştuğundan daha fazla kırdı. Ben bir kaybolup tekrar dirilemedim, ben her dirildiğimde illaki tekrar kayboldum… Acıdığını her hissettiğimde kayboldum ben. Kanayacağımı her fark ettiğimde yok oldum. Sonra dengesiz ilan edildim, sorunlu ilan edildim. Ne sorunluydum ne de dengesiz… Ha bir tek o’na buna göre şekil alamadım. Kimsenin şekline uymamak dengesizlikse pekala ben dengesizdim, ben sorunluydum…

Ben çok yoruldum.. Ön yargılardan, anladığı gibi anlamak isteyenlerden, hem yanlış anlayıp üstüne bir de o yanlışı bana kabul ettirmeye çalışanlardan… Gerçekten çok yoruldum. Daha fazla yorulmaya da mecalim yok. Önceden kendimi paralarken anlasınlar diye, şimdi susuyorum. Önceden doğruyu anlatmak için kendimi çatlatırken şimdi görüyorum ki hepsi boş… Sen ne yaparsan yap o zaten anlayacağını yiyip gelmiş, karnı tok. Anlatamazsın… E ben de avaz avaz susuyorum. Kendi inşa ettiğim kabuğumda bir başımayım, gelen yok ama giden çok… Kalan sağlar bizimse pek bir sağ da yok 🙂 Anılar ve acılar top oynuyor içerde…

Huyum böyle..

En karmaşık hikayelerin en zor bölümleri gibiymişim;

Bir varmışım bir yokmuşum…

Ha varmışım, ha yokmuşum…

Bir varmışım, bir yokmuşum…’ için 4 yanıt

  1. Bu yazılanlar içimde bir yerleri acıttı.. tekrar tekrar okudum.. geçmiş değişmiyor ama gelecek değişir elbet..

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın